Osmanlı devletinde bilim kuruluşundan itibaren önemli olmuştur. Öğrenmeye ve bilgiye verilen önem birçok ünlü alimin yetişmesini sağlamıştır. Devletin kuruluşundan itibaren bilime verdiği önemin en büyük göstergesi İznik’te Orhan Bey tarafından kurulan medresedir. Bu medresenin baş müderrisi Davud B. Mahmud el-Rumi el Kayseri’dir ve birçok alim bu medresede görev almıştır.
Osmanlı Devletinde Bilimsel Faaliyetlerin Gelişimi
Osmanlı devletinde bilim konusundaki faaliyetlerin gelişimi, İznik’ de kurulan medrese ile başlayıp daha sonra Bursa Medresesi ile devam etmiştir. I. Murat döneminde kurulan Manastır Medresesi’nde Molla Fenari görev almış ve dersler vermiştir. Fıkıh ve kelam bilimleri ile matematik ve mantık dersleri de bu medresede okutulan dersler arasında yer almıştır. Bursa’da açılan medreselere zaman içinde Edirne’de açılan medreseler de eklenmiştir. Medreselerde okutulan kitaplarda, İslam dünyasının Farabi ve İbn-i Sina gibi ünlü bilim adamlarının eserlerinin derlemeleri bulunuyordu.
Yıldırım Beyazıt zamanında ise Bursa’da Yıldırım Darüşşifası kurulmuştur. Yıllarca sağlık alanında hizmet veren kurum, aynı zamanda tıp medresesi olarak da öğrenci yetiştirmiştir. Eğitim ve öğretim dili Arapça olmasına rağmen Osmanlı devletinde 14. ve 15. yüzyılda özellikle tıp eserleri, Eski Türkçe olarak yazılmıştır. Lübabu’n Nuhab adlı Arapça’ dan Eski Türkçeye Hekim Bereket tarafından çevrilen eser, ilk tıp kitabıdır.
15. Yüzyıl Sonrasında Bilimsel Faaliyetler
15. yüzyılda Osmanlı egemenliğinin daha da yayılması yeni alınan topraklarda da medreselerin ve darüşşifaların açılmasını hızlandırmış ve Osmanlı devletinde bilim, Anadolu topraklarından Rumeli ve Balkanlara yayılmıştır. I. Mehmet zamanında da bilimsel faaliyetler artarak devam etmiştir. Bu dönemlerde çeviriler yapılarak kitaplaştırma, oldukça fazladır.
II. Murat devrinde kelam, mantık, matematik ve astronomi okumuş olan Fethullah Şirvani, matematik ve astronomi dersleri vermiştir. Osmanlı devletinde bilim çalışmalarında, aynı İslam devletlerinde olduğu üzere göz hastalıkları ile ilgili tıbbi çalışmalar oldukça önemliydi. Bu sebeple o dönemlerdeki tıbbi eserlerde sıklıkla göz hastalıkları ile ilgili monografilere rastlanmaktaydı.
Fatih Sultan Mehmet’e kadar olan dönemde bilim alanında ve düşünce alanında oluşturulan eserlerin büyük bir oranı İslam dünyasının eserleri baz alınarak yeni eserler üretme amacını taşıyordu. Özellikle 14. ve 15. yüzyılda oluşturulan eserlerin çoğunun çeviri olmasının nedeni de buydu. Bu noktada hemen belirtilmesi gereken, yapılan çevirilerin birebir çeviri olmamasıydı. Tüm eserler alanlarında uzman alimlerce yapıldığından kendi çalışmalarındaki görüşlerini de bu çevirilere yansıtmışlardır.
Fatih Sultan Mehmet Döneminde Bilim Çalışmaları
Bilim çalışmalarına önem veren padişahlardan biri olan Fatih Sultan Mehmet, hükümdarlığı döneminde hocası Ak Şemsettin’ in de etkisi ile bilim çalışmalarına daha fazla önem verilmesini sağlamıştır. Bilim, felsefe, sanat ve tarihe özel ilgisi olan Fatih Sultan Mehmet, alimler ile düzenli toplantılar ve fikir tartışmaları düzenlemiştir. Bu dönemde kütüphaneler de açılmıştır. Fatih Külliyesi yine bu dönemde kurulmuştur.
Fetih döneminden sonraki eğitimler, Ayasofya’ da yapılmış külliyenin yapımı bitince de öğrenciler eğitimlerine Fatih Külliyesi’nde devam etmişlerdir. Yüksek okul denkliğindeki Enderun Okulu da, Fatih dönemi gelişmelerinden biridir. Hastane, askerlik, yöneticilik ve güzel sanatlar bölümlerine sahip Enderun, Tanzimat dönemine kadar varlığını devam ettirmiştir. Yine Fatih döneminde olan önemli gelişmelerden biri de bu döneme kadar hep çeviri niteliğinde olan eserlerin, yerini orijinal eserlere bırakmaya başlamasıdır.
Duraklama Döneminde Osmanlıda Bilimin Gelişimi
Duraklama dönemindeki karışık yapı nedeniyle bu dönemde çeviri şeklinde bilimsel çalışmalar yapılmıştır. Diğer ülkelerden gelen eserler çevrilerek, bu eserlerden faydalanılmaya çalışılmıştır. Diğer ülkelerin uzun zaman önce kullanmaya başladıkları matbaa ancak bu dönemde Osmanlı’ya gelebilmiştir. Hattat sanatı ile matbaacılık arasında yaşanan olumsuzluklar matbaanın kullanılmasını geciktirmiştir.
Gerileme Döneminde Bilim
Tarihsel kaynaklara göre Osmanlı devletinde ilk matematik okulu, 1743 yılında Hendesehane adı ile Üsküdar’da açılmıştır. Bu matematik okulu çeşitli nedenlerden ötürü kısa sürede kapanmıştır. Hendesehane’ nin ilk öğretmeni olan Mehmet Sait Efendi’nin “rub-i müceyyib-i zül-kavseyn” olarak adlandırılan ve iki nokta arasındaki uzaklık ölçümünü fiziki olarak, yani yanlarına gidip ölçmeden ölçümlemeye yarayan bir alet geliştirdiği bilinmektedir.
Modern matematik ve fizik, Osmanlı devletine askerlik yolu ile girmiştir. Erzurumlu İbrahim Hakkı tarafından yayınlanan Marifetname adlı eserde aritmetik ve geometri bilgileri verilmiştir. Bu eserde ayrıca su, toprak gibi 4 elemente dair tanımlamalar yapılmış ve kozmografya biliminden bahsedilmiştir.
III. Selim Döneminden İtibaren Bilim Gelişmeleri
Büyük Fransız İhtilali etkisi ile III. Selim, Avrupa ordularına karşı koymak için Tophane’nin ıslahı çalışması yapmaya karar vermiş ve bunun için İsveç’ten ve Fransa’dan getirttiği mühendisler ile fabrikalar kurdurmuştur. Daha sonra yabancı mühendislere ihtiyaç olmadığı düşünülerek, modern bir okul kurulmuş, bilgi ve teknik bakımdan başarılı subaylar ve askeri mühendisler yetiştirilmesine karar verilmiştir. Bu okulun adı Mühendishane-i Sultani olmuştur.
II. Mahmut döneminde öne çıkan ilk bilimsel eser, Şanizade Ataullah tarafından yayınlanmıştır. 4 ciltlik bu tarihi eser tıp alanındadır. Ayrıca bu iki eser dışında modern hekimin yazdığı cebir, askerlik ve aritmetik kitapları da bulunmaktadır. Hoca İshak Efendi ise, 4 ciltlik Mecmua-i ulum-i riyaziye adını verdiği eserinde matematik ve tabi ilimleri konu almıştır.
19. yüzyılda ise Mühendishane-i Bahr-i Hümayun, Mekteb-i Tıbbi-i Adli-i Şahane ve Mekteb-i Harbiye gibi okullarla Osmanlı devletinde bilim gelişmeye devam etmiştir.